31 Mart 2012

Aile İçi Şiddet Üzerine Bir Araştırma

Amerika'da 4 yıl süren ve aile içi şiddete maruz kalmış 400 kadınla yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre;
  • Şiddet suçları ile ilgili diğer verilerle uyumlu olarak, aile içi şiddet vakaları sıcak yaz aylarında artmaktadır.
  • Haftasonları aile içi şiddet vakalarında artış görülmekte, ayrıca haftasonu gerçekleşen vakaların genellikle daha ağır fiziksel sonuçları olmaktadır.
  • Aile içi şiddetin en çok görüldüğü zaman dilimi akşam 18:00'den gece yarısına kadar olan saatlerdir, onu gece yarısından sabah 06:00'a kadar olan zaman dilimi takip etmektedir.
  • Aile içi şiddet vakalarının dörtte üçü akşam 18:00 ile sabah 06:00 saatleri arasında yaşanmaktadır.
  • Çiftlerin birlikte geçirdiği süre artıkça (haftasonu tatili, bayram tatili gibi) şiddet yaşanma olasılığı artmaktadır.
  • Şiddet gösteren erkekler şiddete maruz kalan eşlerinin her zaman nerede olacağını bilirken, şiddete maruz kalan kadınlar eşlerinin ne zaman nerede olacağını çoğunlukla bilmemektedir.
  • Evde yaşanan aile içi şiddet vakalarının %80'i salonda veya yatak odasında başlayıp sona ermektedir.
  • Bildirilen vakaların %20'sinden daha azı mutfakta başlayıp sona ermektedir. Araştırmacılar bu sonucu, mutfağın kadının kontrolünde bir mekan olmasına dayandırmaktadır.
  • Şiddete maruz kalan kadınlar, şiddet gösteren eşleriyle birlikteyken kendilerini daha öfkeli hissettiklerini ifade etmişlerdir. %26'sı öfkesini göstermediğini, %73'ü küstüğünü veya konuşmadığını, %52'si bağırdığını veya küfrettiğini, %35'i ise öfkesini eşyalara yönelttiğini belirtmiştir.
Kaynak;
Walker, L.E.A. (2000) The Battered Woman Syndrome 2nd Edition. Springer Publishing Company, NY.

27 Mart 2012

Hırpalanmış Kadın Sendromu

Aile içinde şiddete maruz kalan kadınlar genellikle benzer bir duygusal süreç yaşar. Her bir aşamada yaşanan şiddete ilişkin farklı bir düşünce biçimi hakimdir. Bu aşamalar şu şekilde özetlenebilir:

İnkar
İlk şiddet davranışı sonucunda yaşanan şoku izleyen süreçtir. Şiddete maruz kalan kadın şiddete uğradığını ve ilişkisinde problem olduğunu kabul etmez, hatta bunu kendine bile itiraf edemez. Her şiddet olayını kaza, istenmeden yapılmış ve büyütülmemesi gereken bir olay olarak nitelendirir. Kocasının uyguladığı şiddet için özür dilemesini bekler ve kocasının bunu asla tekrarlamayacağına inanır.

Suçluluk
Şiddete maruz kalan kadın bu aşamada bir problem olduğunu kabul eder; ancak kendini yaşananların sorumlusu olarak görür. Şiddeti hak ettiğini düşünür; çünkü kişiliğinde kusurlar olduğuna, iyi bir eş ve iyi bir anne olamadığına, kocasının beklentilerini gerçekleştiremediğine inanır. Yaşadığı bu suçluluk duygusu nedeniyle sürekli değişmeye ve daha iyi olmaya çabalar. Susmanın ve her koşulda itaat etmenin en iyi yol olduğu fikri hakimdir. Yaşadığı şiddeti saklar. Çevresinden gelen destek taleplerini genellikle reddeder.

Aydınlanma
Yaşadığı şiddetin sorumlusunun kocası olduğunu kabul eder ve hiç kimsenin şiddetti hak etmediğini fark eder. Bu aşamada sevgi ve nefret duygularını bir arada yasar. Her şeye rağmen işlerin yoluna gireceğini umar; evliliğini sürdürmek, kocasıyla yaşamaya devam etmek ve ilişkiyi başarıyla sürdürmek ister.
 
Sorumluluk
Şiddetin kendiliğinden sona ermeyeceği gerçeğini kabul eder. Boyun eğmemeye ve yeni bir yaşama başlamaya karar verir. Neler yapabileceğini araştırır. Somut adımlar atar. Bu dönemde çevresinden destek almaya açıktır.

Kaynak;
“Kadına Yönelik Şiddet El Kitabı”, Kadın dayanışma Vakfı, 2008

20 Mart 2012

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (Eski)




BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Temel İlkeler ve Tanımlar

Amaç, kapsam ve temel ilkeler
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
(2) Bu Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında aşağıdaki temel ilkelere uyulur:
a) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.
b) Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenir.
c) Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilir.
ç) Bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
b) Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti,
c) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
ç) Kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı,
d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
e) Şiddet mağduru: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişiyi ve şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişileri,
f) Şiddet önleme ve izleme merkezleri: Şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esası ile yürüten merkezleri,
g) Şiddet uygulayan: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan veya uygulama tehlikesi bulunan kişileri,
ğ) Tedbir kararı: Bu Kanun kapsamında, şiddet mağdurları ve şiddet uygulayanlar hakkında hâkim, kolluk görevlileri ve mülkî amirler tarafından, istem üzerine veya resen verilecek tedbir kararlarını,
ifade eder. 

İKİNCİ BÖLÜM
Koruyucu ve Önleyici Tedbirlere İlişkin Hükümler
Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları
MADDE 3- (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir:
a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.
b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.
c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.
ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.
d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırksekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.
Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları
MADDE 4- (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:
a) İşyerinin değiştirilmesi.
b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.
c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.
ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.
Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları
MADDE 5- (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:
a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.
b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.
c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.
ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.
d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.
e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.
f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.
g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.
ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.
h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.
ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.
(3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir.
(4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.
Suçlara ilişkin saklı tutulan hükümler
MADDE 6- (1) Kişinin silah bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmasının suç oluşturması dolayısıyla ya da fiilinin başka bir suç oluşturması nedeniyle;
a) Soruşturma ve kovuşturma evresinde koruma tedbirlerine veya denetimli serbestlik tedbirlerine,
b) Mahkûmiyet hâlinde ceza veya güvenlik tedbirlerinin infazına ve bu çerçevede uygulanabilecek olan denetimli serbestlik tedbirlerine,
ilişkin kanun hükümleri saklıdır.
İhbar
MADDE 7- (1) Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri bu Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür.
Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik
MADDE 8- (1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.
(2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.
(3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.
(4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir.
(5) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır.
(6) Gerekli bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgileri, tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir. Bu bilgileri hukuka aykırı olarak başkasına veren, ifşa eden veya açıklayan kişi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
(7) Talep hâlinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi sağlanır.
İtiraz
MADDE 9- (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.
(2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.
(3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
Tedbir kararlarının bildirimi ve uygulanması
MADDE 10- (1) Bu Kanun hükümlerine göre alınan tedbir kararları, Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlükleri ile verilen kararın niteliğine göre Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa en seri vasıtalarla bildirilir.
(2) Bu Kanun kapsamında ilgili mercilere yapılan başvurular ile bu başvuruların kabul ya da reddine ilişkin kararlar, başvuru yapılan merci tarafından Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine derhâl bildirilir.
(3) Korunan kişinin geçici koruma altına alınmasına ilişkin koruyucu tedbir kararı ile şiddet uygulayan hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden, hakkında koruyucu veya önleyici tedbir kararı verilen kişilerin yerleşim yeri veya bulunduğu ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir.
(4) Tedbir kararının, kolluk amirince verilip uygulandığı veya korunan kişinin kollukta bulunduğu hâllerde, kolluk birimleri tarafından kişi, Bakanlığın ilgili il veya ilçe müdürlüklerine ivedilikle ulaştırılır; bunun mümkün olmaması hâlinde giderleri Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak üzere kendisine ve beraberindekilere geçici olarak barınma imkânı sağlanır.
(5) Tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi, kararın uygulanmasına engel teşkil etmez.
(6) Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişiler, Bakanlığa ait veya Bakanlığın gözetim ve denetimi altında bulunan yerlere yerleştirilir. Barınma yerlerinin yetersiz kaldığı hâllerde korunan kişiler; mülkî amirin, acele hâllerde kolluğun veya Bakanlığın talebi üzerine kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde geçici olarak barındırılabilir.
(7) İşyerinin değiştirilmesi yönündeki tedbir kararı, kişinin tabi olduğu ilgili mevzuat hükümlerine göre yetkili merci veya kişi tarafından yerine getirilir.
Kolluk görevleri
MADDE 11- (1) Kolluk görevleri, kolluğun merkez ve taşra teşkilâtında bu Kanunda belirtilen hizmetlerle ilgili olarak, çocuk ve kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim almış ve ilgili kolluk birimlerince belirlenmiş olan yeteri kadar personel tarafından yerine getirilir.
Teknik yöntemlerle takip
MADDE 12- (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen tedbir kararlarının uygulanmasında hâkim kararı ile teknik araç ve yöntemler kullanılabilir. Ancak, bu suretle, kişilerin ses ve görüntüleri dinlenemez, izlenemez ve kayda alınamaz.
(2) Teknik araç ve yöntemlerle takibe ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Tedbir kararlarına aykırılık
MADDE 13- (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.
(2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.
(3) Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir. 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Merkezlerin Kurulması, Destek Hizmetleri ve Kurumlararası Koordinasyon
Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kurulması
MADDE 14- (1) Bakanlık, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esasına göre yürüten, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar.
(2) Kurulan merkezlerde şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik izleme çalışmaları yapılır ve destek hizmetleri verilir.
Destek hizmetleri
MADDE 15- (1) Bu Kanun kapsamında şiddetin önlenmesi ve verilen tedbir kararlarının etkin olarak uygulanmasının izlenmesi bakımından şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:
a) Koruyucu ve önleyici tedbir kararları ile zorlama hapsinin verilmesine ve uygulanmasına ilişkin veri toplayarak bilgi bankası oluşturmak, tedbir kararlarının sicilini tutmak.
b) Korunan kişiye verilen barınma, geçici maddi yardım, sağlık, adlî yardım hizmetleri ve diğer hizmetleri koordine etmek.
c) Gerekli hâllerde tedbir kararlarının alınmasına ve uygulanmasına yönelik başvurularda bulunmak.
ç) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılmasına yönelik bireysel ve toplumsal ölçekte programlar hazırlamak ve uygulamak.
d) Bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin bu Kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve yapılan müracaatların izlenmesini sağlamak.
e) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılması için çalışan ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak.
(2) Korunan kişilerle ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:
a) Kişiye hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek ve meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak.
b) Verilen tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesine yönelik önerilerde bulunmak ve yardımlar yapmak.
c) Tedbir kararlarının uygulanmasının sonuçlarını ve kişiler üzerindeki etkilerini izlemek.
ç) Psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde yardım ve danışmanlık yapmak.
d) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.
e) İlgili merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak.
f) 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak.
(3) Şiddet uygulayanla ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:
a) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu ile diğer kişiler ve toplum açısından taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.
b) İlgili makam veya merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak.
c) Teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin;
1) Öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına,
2) Alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına,
3) Meslek edindirme kurslarına katılmasına,
yönelik faaliyetlerde bulunmak.
(4) Şiddet mağduru ile şiddet uygulayana yönelik hizmetler, zorunlu hâller dışında farklı birimlerde sunulur.
Kurumlararası koordinasyon ve eğitim
MADDE 16- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
(2) Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür. Gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanun kapsamında Bakanlık çalışmalarını desteklemek ve ortak çalışmalar yapmak üzere teşvik edilir.
(3) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle mücadele mekanizmaları ve benzeri politikalar konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayınlamak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17.00-22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar aylık doksan dakikalık süreye dâhil edilmez. Bu süreler Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Televizyon kuruluşları ve radyolarda yayınlanacak bilgilendirme materyalleri, Bakanlık birimleri tarafından üniversiteler, ilgili meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri alınarak hazırlanır.
(4) Bu Kanunda öngörülen görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşlarının personeli Bakanlık görevlilerine yardımcı olurlar.
(5) Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, personel ve üyelerinin bu Kanunun etkin bir biçimde uygulanması amacıyla Bakanlığın hazırlayıp koordine edeceği, kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim programlarına katılmasını sağlar.
(6) İlköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulur. 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mali Hükümler
Geçici maddi yardım yapılması
MADDE 17- (1) Bu Kanun hükümlerine göre geçici maddi yardım yapılmasına karar verilmesi hâlinde, onaltı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının otuzda birine kadar günlük ödeme yapılır. Korunan kişinin birden fazla olması hâlinde, ilave her bir kişi için bu tutarın yüzde yirmisi oranında ayrıca ödeme yapılır. Ancak, ödenecek tutar hiçbir şekilde belirlenen günlük ödeme tutarının bir buçuk katını geçemez. Korunan kişilere barınma yeri sağlanması hâlinde bu fıkrada belirlenen tutarlar yüzde elli oranında azaltılarak uygulanır.
(2) Bu ödemeler, Bakanlık bütçesine, geçici maddi yardımlar için konulan ödenekten karşılanır. Yapılan ödemeler, şiddet uygulayandan tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde tahsil edilir. Bu şekilde tahsil edilemeyenler 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilir.
(3) Korunan kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespiti hâlinde yapılan yardımlar, bu kişiden 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Nafaka
MADDE 18- (1) Bu Kanun hükümlerine göre nafakaya karar verilmesi hâlinde, kararın bir örneği, resen nafaka alacaklısının veya borçlusunun yerleşim yeri icra müdürlüğüne gönderilir.
(2) Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin Sosyal Güvenlik Kurumu ile bağlantısı olması durumunda, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık, maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir. İcra müdürlüklerinin nafakanın tahsili işlemlerine ilişkin posta giderleri Cumhuriyet başsavcılığının suçüstü ödeneğinden karşılanır.
Sağlık giderleri
MADDE 19- (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında koruyucu tedbir kararı verilen kişilerden genel sağlık sigortalısı olmayan ve genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına da girmeyen veya genel sağlık sigortası prim borcu sebebiyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayan ya da diğer mevzuat hükümleri gereğince tedavi yardımından yararlanma hakkı bulunmayanlar; bu hâllerin devamı süresince, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında, gelir testine tabi tutulmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılır.
(2) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında önleyici tedbir kararı verilen kişinin aynı zamanda rehabilitasyonunun veya tedavi edilmesinin gerekli olduğuna karar verilmesi hâlinde, genel sağlık sigortası kapsamında karşılanmayan rehabilitasyon hizmetlerine yönelik giderler ile rehabilitasyon hizmetleri kapsamında verilmesi gereken diğer sağlık hizmetlerinin giderleri Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerinden karşılanır.
Harçlar ve masraflardan, vergilerden muafiyet ve davaya katılma
MADDE 20- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden yargılama giderleri, harç, posta gideri ve benzeri hiçbir ad altında masraf alınmaz. Bu Kanunun 17 nci maddesi uyarınca yapılan ödemeler gelir vergisi ile veraset ve intikal vergisinden, bu ödemeler için düzenlenen kâğıtlar ise damga vergisinden müstesnadır.
(2) Bakanlık, gerekli görmesi hâlinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idarî, cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir. 

BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Kadrolar
MADDE 21- (1) Ekli listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir.
Yönetmelik
MADDE 22- (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar altı ay içinde, Adalet, İçişleri, Maliye, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmeliklerle düzenlenir.
Yürürlükten kaldırılan hükümler ve atıflar
MADDE 23- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) Mevzuatta 4320 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 4320 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen kararların uygulanmasına devam olunur.
Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin faaliyete geçmesi
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun 14 üncü maddesinde kurulması öngörülen şiddet önleme ve izleme merkezleri, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde Bakanlık tarafından belirlenecek illerde pilot uygulama yapılmak üzere kurulur. Kuruluşları tamamlanıncaya kadar merkezlerin görevlerinin Bakanlığın hangi birimlerince yürütüleceği Bakanlık tarafından belirlenir.
Yürürlük
MADDE 24- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 25- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

11 Mart 2012

Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı

Aile içi şiddet mağdurlarına psikolojik, kurumsal ve hukuki yönden destek vermek ve ihtiyacı olan en uygun hizmete yönlendirmek amacıyla 15 Ekim 2007 tarihinde kurulmuştur, 7 gün 24 saat hizmet vermektedir.

Gelen telefonları eğitimli psikologlar yanıtlamaktadır ve hafta içi 14:00-18:00 saatleri arasında hatta bir de avukat bulunmaktadır.

Amacı şiddet gören aile bireylerine psikolojik, hukuki ve kurumsal yönden bilgilendirmek ve en uygun desteği vermektir. Acil vakalarda kolluk kuvvetleri ve SHÇEK işbirliği ile kişi koruma altına alınıncaya kadar vaka takip edilmektedir.

Ayrıca Acil Yardım Hattı çalışmaları sırasında hizmet veren kurumlarda bilgisizlik, kişisel görüşler ve zaman içinde yaşanan tükenmişlikler nedeniyle yapılan hatalı ya da eksik uygulamaların tespit edilip ilgili birimlerle 3 ayda bir yazılan rapor ile paylaşılması verilen hizmet açısından bir denetim mekanizması oluşmasını sağlamıştır.


Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı, Türkiye’de 7/24 çalışan ilk hattır ve hatta sadece eğitimli Psikologlar görev almaktadır. Hattı arayan mağdurların bilgileri kesinlikle gizli kalmaktadır, polise sadece hayati risk altındaki mağdurların adresi verilmektedir.

http://aileicisiddeteson.com/acil-yardim-hatti-33/
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/8109281.asp
http://modumagoremoda.blogspot.com/2012/03/aile-ici-siddet-acil-yardm-hatt-icin.html
http://www.penti.com/corap/unluler-tasarladi.html?cat=50



10 Mart 2012

Aile İçi "Destek"

Aile içi şiddete maruz kalan kadınların kendi ailelerinden (anne, baba, kardeş, akraba vb.) destek alıp almamaları onlar için çok önemlidir. Kurumlara başvuran kadınların birçoğu, çeşitli nedenlerle ailelerinden bu konuda yardım alamadıklarını belirtmektedir.

Eşinden şiddet gören kadına yardım etmeyen ailelerin birçoğunda “kocandır, döver de sever de” düşüncesinin yaygın olduğu görülmektedir. Bu düşüncenin hakim olduğu ailelerin çoğunda aile içi şiddet yaygındır, baba anneye şiddet uygulamıştır ya da uygulamaktadır. Bu ailelerde erkeğin eşine şiddet göstermesinin doğal olduğu, kadının buna ses çıkarmaması gerektiği düşünülmektedir.

Ailelerin bir kısmı çocukları erkeğin soyu olarak algılamakta ya da çocuklara bakamayacaklarını söylemektedirler. Ancak çocukları evde bırakıp gelirse kadını eve kabul edeceklerini söylemektedir. Kadınların büyük bir kısmı çocuklarını bırakmak istemediklerinden şiddet gördükleri evde yaşamaya devam etmektedir.

Kocanın şiddetine kadının ailesinin maruz kaldığı da görülebilmektedir. Özellikle kadın evi terk edip ailesinin yanına gittiğinde, koca aileyi tehdit etmekte veya eşyalara zarar verebilmektedir. Bu durumda ya aile kocanın korkusundan kadına yardım edememekte ya da kadın ailesinin zarar görmesinden korkup yaşadığı şiddete boyun eğmektedir.

Şiddet gösteren erkeklerin çok büyük bir kısmı eşlerine duygusal ve sosyal şiddet uygulamaktadırlar. Eşlerinin aileleriyle iletişim kurmalarını engellemekte, iletişim kurduklarında cezalandırmakta veya iletişim kurdukları zaman ailelerine zarar vermekle tehdit etmektedirler. Aileler ise evde yaşananları bilmediklerinden, kadının kendileriyle iletişim kurmak istemediğini düşünebilmektedirler. Bu da kadın ile ailesinin arasını açmaktadır.

Aile içi şiddete maruz kalan kadın, birçok nedenden dolayı kocasını terk ettikten bir süre sonra şiddet gördüğü eve geri dönmektedir. Bu nedenler genellikle ailenin anlayamayacağı kadar karışıktır, bu yüzden yardım ettikleri halde şiddet gördüğü eşine geri dönen kadına karşı “kızgınlık” duyulabilmektedir.

Bir Yakınınız Aile İçi Şiddete Maruz Kalıyorsa


Onun için yapabileceğiniz en önemli şey onu dinlemek olacaktır. Konuşmak için zorlamayın, ayrıntılı sorular sormayın. Kendi istediği kadar açılmasına izin verin. Suçlamayın ve korkusunu küçümsemeyin.

Şiddet gören bir yakınınız size açıldığında elinizden bir şey gelmediğini düşünebilirsiniz. Ancak yardımcı olmak istediğinizi belirtmeniz onun yalnızlık ve çaresizlik duygusunu azaltacaktır.


Onu sık sık ziyaret edin veya davet edin, bağlantınızı koparmayın.


Ona evliliği ile ilgili ne yapması gerektiğini siz söylemeyin. Kendisi veya çocukları için ne yapabileceğine karar vermesine yardımcı olun. Eğer eşinden ayrılmak istemiyorsa ve eşini affetmeye hazırsa, onun bu kararına saygı gösterin ama şiddet göstermenin yanlış bir şey olduğunu ve suç sayıldığını da vurgulayın. Eğer tanıdığınız eşinden ayrılmaya karar verdiyse ona şiddete katlanmaya devam etmesini önermeyin.


Eğer eşi, sizin önünüzde onu azarlıyor, aşağılıyor veya ona vuruyorsa bunu onaylamadığınızı açık bir şekilde belirtin.

8 Mart 2012

Türkiye'de Aile İçi Şiddet

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2009;
l Eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı % 39.
l
lYaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı % 25.
l
lHayatının herhangi bir döneminde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı % 43,9.
l
lSadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı % 15,3. 
I
lHer 10 kadından biri gebeliği sırasında fiziksel şiddete maruz kalmıştır.
l
lCinsel şiddet birçok durumda fiziksel şiddet ile birlikte yaşanmaktadır.
l
lSadece eğitim düzeyi düşük olan kadınlar şiddete maruz kalmamaktadır.
 “Bazı durumlarda erkekler eşlerini dövebilir” ifadesine katılan kadınların oranı % 14,2’dir.
I
Araştırmadan elde edilen bulgular,
eşi/birlikte olduğu kişi(ler) tarafından uygulanan şiddetin
kadınların yaşamında en çok karşılaştıkları şiddet türü olduğunu göstermektedir.
Bu durum yabancı ya da tanıdıkları kişiler tarafından taciz ya da tecavüze uğrama durumundan da yaygındır.
I
Şiddet yaşayan kadınların neredeyse yarısı
görüşme yapılmadan önce hiç kimseye yaşadıklarını anlatmamıştır.

Kaynak;
T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, ICON-Institut Public Sector GmbH and BNB Danışmanlık (2009) 

Bugün 8 Mart

Aile İçi Şiddet: Siz Olsaydınız?






7 Mart 2012

Röportaj: Sosyal Psikolog Duygu BUĞA / 14.12.2011

1- Öncelikle kendi ağzından Duygu BUĞA' yı tanıyabilir miyiz?

1979 İzmir doğumluyum. Kendi isteğimle girdiğim Ege Üniversitesi Psikoloji bölümünden 2002 yılında mezun oldum. Tezimi Sosyal Psikoloji alanında yakın ilişkilerde istikrar, bağlanma stilleri ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerine yaparak 2009 yılında Ankara Üniversitesi’nde yüksek lisansımı tamamladım. Lisans mezuniyetimden bu yana birçok kurumda Psikolog olarak çalışmakla birlikte, 2007’den beri Hürriyet Gazetesi ‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyasında çalışıyorum.

2- Psikoloji öğrencilerinin üniversite yıllarında genellikle yöneleceği alanı belirleme hususunda sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Siz eğitim sürecinizde bu noktada herhangi bir kararsızlık yaşadınız mı? Sosyal Psikoloji alanında uzmanlaşma kararına nasıl vardınız?


Ben de her Psikoloji bölümü öğrencisi gibi “Ben büyüyünce Klinik Psikolog olacağım” diye okula başladım. Ancak lisans eğitimim sürecinde fikrim değişmeye başladı. Sanırım beni ilk etkileyen Prof. Dr. Melek Göregenli hocam oldu. Birkaç dersine girdikten sonra “Ben büyüyünce Melek Hoca” olacağım demeye başladım. Yine lisans dönemimde mümkün olduğunca çok eğitime, seminere, konferansa ve kongreye katılmaya çalıştım. Bunları takip ederken de beni cezbeden konuların daha çok Sosyal Psikoloji alanına girdiğini keşfettim. Sonuç olarak keyif aldığım bir işin beni daha başarılı kılacağını düşündüğümden, uzmanlaşmak için tereddütsüz bu alanı tercih ettim.
 3- Çalışmalarını Sosyal Psikoloji alanında yoğunlaştırmayı planlayan arkadaşlarımıza tecrübeleriniz ışığında üniversite yıllarında neler yapmalarını önerirsiniz?

Hangi alanı düşünürse düşünsün, herkesin lisans eğitimi sürecinde mümkün mertebe faal olmasını tavsiye ederim. Kulüpler, söyleşiler, seminerler, stajlar, özellikle de öğrenci kongreleri takip edilmesi gereken faaliyetlerden birkaçı bence. Zamanı iyi değerlendirip Psikoloji alanında bu tarz etkinliklere katıldıkça; ilginizi çeken, size keyif veren alan daha çok netleşiyor. Yine ilginizi çeken konularda gönüllü çalışmalar yaparak hem alanı daha iyi keşfetme şansınız oluyor, hem de gelecek için deneyim kazanmış oluyorsunuz.

4- Şuanda üzerinde çalışmakta olduğunuz ve Sosyal Psikoloji kapsamındaki mevcut sorunların çözümüne yönelik 'mutlaka gerçekleştirmeliyim' dediğiniz, hayalini kurduğunuz bir projeniz var mı?

4 seneyi aşkın bir süredir aktif olarak ‘Aile İçi Şiddete Son’ projesinde çalışıyorum. İleride de “kadın” veya “aile” ile ilgili projelerde çalışmaya devam etmeyi düşünüyorum. Hayalini kurduğum bir proje var mı? Evet var. Alanımla ilgili değil, ama sokak kedileri ile ilgili bir proje yapmayı çok istiyorum. Birçok kişi, hatta yakın dostlarım bile “Hayvanları doğalarına bırak!” diyorlar, ancak maalesef artık doğa diye bir şey kalmadı. Sürekli araba altında kalma, açlıktan ölme riskiyle burun buruna yaşayan sokak hayvanları için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum.

5- Şiddet eğiliminin altında sizce ne gibi sebepler yatmaktadır? Bu eğilimin eyleme dönüşmesini tetikleyen durumlar nelerdir?

Şiddet eğilimi dediğimiz, aslında Adli ve Klinik Psikologların konusu. Ancak Sosyal Psikolog olarak şunu söyleyebilirim, şiddeti nasıl uygulayacağını birey %70 oranında ailede öğreniyor. Özellikle duygularını ifade edememe, çatışma çözme becerilerine sahip olmama, toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumun şiddeti onaylaması, şiddete izin vermesi gibi etkenler bu eğilimin eyleme dönüşmesine olanak sağlıyor. Ayrıca alkol-madde bağımlılığı ve bazı psikolojik rahatsızlıklar aynı şekilde şiddet eğilimi olan kişilerin şiddet göstermesini kolaylaştırıyor. Burada şunu belirtmekte fayda var; şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz, ancak bahanesi olabilir. Hiç kimsenin; ekonomik sıkıntısı var, problem çözmekte başarısız oluyor diye hiç kimseye şiddet uygulamaya hakkı yoktur. Aynı şekilde hiç kimse ne yaparsa yapsın şiddeti hak etmez, hiçbir gerekçe şiddeti haklı göstermez.

6- Aile içi şiddet başlığını kadına ve erkeğe yönelik şiddet şeklinde ikiye ayırdığımızda
%97.1'lik bir oran ile kadınların mağduriyetinin çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Buradan hareketle erkeklerin bu konuda tam anlamıyla sınıfta kaldıklarını söyleyebilecekken, diğer tarafta 'Biz de varız' gibi kadınlara uygulanan şiddeti önlemeye yönelik başarıyla sürdürülen bir mücadeleyi takdir ederek, hayranlıkla takip ediyor; burada ciddi bir duruş, yaşayış farkı olduğunu düşünüyoruz. Bu farklılığın temel sebepleri sizce neler olabilir?

Kadınların daha çok ‘mağdur’, erkeklerin ise ‘uygulayıcı’ olarak karşımıza çıktığı bir tablo söz konusu. Bunun nedenlerinden biri, toplum tarafından bireylere öğretilenler diye düşünüyorum. Kadına eşine hizmet et, ona saygılı ol, ne yaparsa yapsın sesini çıkarma gibi öğretiler dayatılırken; erkeğe de ‘kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme’ öğretisi sunuluyor. Bugüne kadar aile içi şiddetle mücadele; daha çok feminist bir mücadele, kadının kadına hizmeti olarak görüldü. ‘Biz de varız’ hareketi, erkeği bu mücadeleye dâhil ediyor ve bunun çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde dünyada “White Ribbon” diye bir kampanya devam ediyor. İlgilenenler internetten araştırabilirler.

7- İleride aile içi şiddet, özellikle çok daha sık rastladığımız kadına yönelik şiddetle alakalı hepimizi derinden etkileyen ve üzen günümüzdeki acı tabloların benzerlerini görmemek için toplumun en küçük birimi olan ailede neler değişmelidir?

Çocuğun, doğum öncesinden başlayarak şiddete maruz ve seyirci kalmaması birçok şeyi değiştirebilir. Dediğim gibi insanlar şiddeti %70 oranında aileden öğreniyor. Bundan 5-6 yıl önce Ankara’da yine bir söyleşi için gittiğim ilköğretim okulunda velilerden biri, çocuğunun sınıf arkadaşlarına şiddet göstermesinden yakınmıştı. Peki, siz evde çocuğunuzun istemediğiniz bir davranışını gördüğünüzde ne yapıyorsunuz diye sorduğumda: “Kulağını çekiyorum.” diye cevap vermişti. Kendisine veya aile bireylerinden birine şiddet uygulanan evlerde çocuklar şiddeti; bir iletişim ve problem çözme yolu olarak öğreniyorlar. Anne ve babaların bu konuda bilgilendirilmeleri ve davranış değişikliği yolunda destek almaları çok önemli.
8- Türkiye aile içi şiddetle mücadele konusunda dünya ile kıyaslandığında hangi noktada? Bu alanda uygulanan devlet politikalarını ve dernek çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de bu alanda çok fazla yol katedilmiş durumda, bunu göz ardı etmemek lazım. Ancak özellikle devletin yürüttüğü çalışmalarda çok daha kalifiye elemanların çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca hem devlet, hem dernek çalışanlarının düzenli süpervizyon alarak tükenmişlik yaşamalarının engellenmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, aile içi şiddetle ilgili kanun düzenlemesi gibi kâğıt üzerinde yapılan iyileştirme çalışmalarının uygulamaya geçilmediği sürece eksik kaldığına inanıyorum. Devlet bu konuyla ilgili ciddi kararlar alıyor, ancak bu kararların uygulanması bazında eksiklikler yaşanıyor. Uygulayıcıların bilgilendirilmesi ve takip edilmesi çok önemli.

9- Şiddete maruz kalan bireylerin ve şiddet gören birine yardım etmek isteyenlerin kısaca neler yapabileceğinden bahseder misiniz?

Aile içi şiddet sadece bir ‘aile meselesi’ değildir, suçtur. İlgisiz veya sessiz kalmak yerine, şiddete maruz kalan yakınınıza destek vermeniz çok önemlidir. Her sorunun cevabını bilemeyebilirsiniz, yine de ona yardımcı olmak istediğinizi belirtmeniz, onu dinlemeniz, şiddet hakkında ona doğru bilgi vermeniz ve çözüm yolları konusunda düşünmesine yardımcı olmanız, yakınınızın yalnızlık ve çaresizlik duygusunu azaltacaktır. Onu konuşmak için zorlamayın, ayrıntılı sorular sormayın, size kendi istediği kadar açılmasına izin verin. Onu suçlamayın, korkusunu küçümsemeyin, yargılamayın. Sık sık ziyaret edin veya davet edin, onunla bağlantınızı koparmayın. En önemlisi de ona hayatı ile ilgili ne yapması gerektiğini siz söylemeyin, kendi kararlarını kendisinin vermesine izin verin.

10- Röportaj öncesinde hakkınızda araştırma yaparken; bembeyaz, sevimli mi sevimli bir kedi ile fotoğrafınızı görünce, hayvansever biri olduğunuz sonucuna vardım. Türkiye'de hayvanlara yönelik şiddeti önleme maksadıyla yürütülen faaliyetleri nasıl yorumluyorsunuz? Sizin; yüreklerimizi (neredeyse her gün) burkan vahşetleri önlemeye yönelik fikirleriniz var mı?
Maalesef günlük hayatta en sık karşılaştığım şeylerden biri, annelerin çocuklarına hayvanların tehlikeli ve pis canlılar olduklarını öğretiyor olmaları. Küçük çocuklar hayvanlara sevgi ve ilgiyle yaklaşırlar, ancak yetişkinler onlara korkuyu ve iğrenmeyi öğretirler. Bu yüzden çocuklara küçük yaştan itibaren hayvan sevgisinin aşılanmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Birkaç yıl öncesine kadar, benim için hayvanlar öylesine canlılardı. Korku veya tiksinme gibi bir duygum yoktu, ama çok da önem verdiğim söylenemezdi. Ne zaman ki bir süre iki kedisi olan bir arkadaşımla yaşadım, o zaman onların da birer ruhları, karakterleri olduğunu keşfettim. Ondan sonra da tam bir hayvan aşığı oldum. Şimdi biri bembeyaz bir Ankara kedisi olan Kömür, diğeri sokakta bulduğum Zeynep Kamil ile aynı evi paylaşıyorum ve onlarsız bir hayat düşünemiyorum. Uzun lafın kısası, daha küçük yaşlarda hayvanlarla temas etme şansını yakalayan çocukların ileride hayvan sever birer birey olacaklarına inanıyorum.

11-Son olarak üniversitemiz ve kulübümüz hakkında izlenim, duygu ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşır mısınız?

Daha yolda gelirken doğanın güzelliği zaten sizi çok etkiliyor. Yeşilin içine dalıp gitmişken birden karşınıza modern binalarıyla kampüsünüz çıkıyor. İkisinin uyumundan çok etkilendiğimi söylemeliyim. Ayrıca gerek beni karşılayan kulüp üyeleri, gerekse söyleşiye katılan öğrenci arkadaşlar pırıl pırıl, dinamik gençlerdi. Sunumu sonuna kadar dinleyip, soru ve yorumlarıyla seminere renk kattılar. Herkese buradan ilgi ve katkıları için çok teşekkür ediyorum.

Bizleri kırmadığınız, sorularımızı içtenlikle ve sabırla cevapladığınız için biz de teşekkürü bir borç biliyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.

Pınar Cansu BAYCAR
PsikoMedya Röportaj Sorumlusu

http://www.psiko-medya.com/2011/12/roportaj-sosyal-psikolog-duygu-buga.html