30 Ekim 2012

Adalet Geri Geldi

Kahramanmaraş'ta eşinden şiddet gören S.A. ile ilgili haberi Savcının Adaletsizliği başlığı ile yayınlamıştım. Şimdi de gelişmeleri iletmek istiyorum.

SAVCILIK İTİRAZ ETTİ
Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı, İ.A. serbest bırakıldıktan sonra karara itiraz etti. İtiraz Elbistan Nöbetçi 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Hakkında yakalama kararı çıkartılan İ.A. polislerce yakalanarak Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.

AÇIKLAMA YAPILDI
Tutuklamanın ardından Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yazılı bir açıklama yapıldı. Savcılık açıklamasında şöyle denildi:
"Yaralı S.A.’nın yapılan muayenesi sonunda düzenlenen raporda ‘sol el sırtında 5 santimetre derin kesi, sol el bileğinde 4 santimetre derin kesi, yüzünde sağ elmacık kemiğinin üstünden başlayıp burnunun üstünden geçen 7-8 santimetre cm boyunda derin kesi, dudak altından başlayıp çeneye doğru sağ tarafa uzanan 6 santimetre boyunda kesi, sağ el sırtında 6 santimetre boyunda kesinin mevcut olduğunun, ilk müdahalesi yapılan hastanın halen hayati tehlikesinin bulunmadığının’ belirtilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca şüpheli şahsın ifadesi alındıktan sonra tutuklanması talebiyle Elbistan Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine sevk edilmiştir. Şüphelinin mahkemece yapılan sorgusunun ardından Adli Kontrol Tedbiri uygulanmak suretiyle serbest bırakılmasına karar verilmiştir. Şüphelinin serbest bırakılması kararına Cumhuriyet Başsavcılığımızca itiraz edilmesi üzerine itirazı değerlendiren Elbistan Nöbetçi 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından itiraz kabul edilerek şüpheli hakkında yakalama emri çıkartılmıştır ve mahkemece tutuklanmıştır."


25 Ekim 2012

Bulanık Kafalar

 
2005 yılında Doç. Dr. Mahmut Aşırdizer, Doç. Dr. M. Sunay Yavuz ve Yrd. Doç. Dr. Yıldıray Zeyfeoğlu tarafından derlenmiş, Celal Bayar Üniversitesi Adli Tıp Stajı Ders Notları olarak Cinsel Sapıklıkların Sınıflandırılması başlığı altında yayınlanan bir bölüm okudunuz.

İnternette Adli Psikoloji ile ilgili bilimsel kaynak ararken karşılaştığım bu masalsı yazıyı derleyen fantazi dünyası fazlasıyla gelişmiş ve homofobik arkadaşlara sevgilerimi iletiyorum.

Kaynak;
http://tjofmap.tripod.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/kitap.pdf



24 Ekim 2012

Savcının Adaletsizliği


Kahramanmaraş'ta KocaVahşeti

Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesi’nde oturan 4 çocuklu İ.A.(40) ve S.A.(32) çifti arasında son 3 yılda geçimsizlik başladı. Evinde çocuk bakarak geçimini sağlayan S.A. ile işsiz eşi İ.A. arasında sık çıkan tartışma geçen aylarda kavgaya dönüştü. Eşi tarafından dövülen ve yüzü gözü şişen S.A.’nın şikayeti üzerine gözaltına alınan İ.A.’ya 3 ay 'evden uzaklaştırma' cezası verildi. Ancak en büyüğü 16 yaşında olan çocukları, eve gelmeyen babalarının dönmesi için annelerine baskı yaptı. Baskılara dayanamayan S.A., 14 Ekim’de eşini eve aldı.
Aralarında tartışma nedeniyle eşiyle konuşmayan S.A., 21 Ekim akşamı çocukları uyuduktan sonra ceviz kırmaya başladı. Bu sırada mutfağa giden İ.A., iddiaya göre eline aldığı bıçakla önce ceviz kıran eşinin başını yere vurmaya başladı. Ardından da kendinden geçen S.A.’nın saçını derisiyle birlikte kesti. Hızını alamayan öfkeli koca İ.A., eşinin burnunu, daha sonra dudağını yukarından çenesine doğru kesti. Ardından da eşinin vücudunun çeşitleri yerlerine kesikler atıp iki kolunu da kırdı.
Anneleri S.A.’nın çığlıklarını duyan çocukları odaya girdiklerinde babalarını elinde bıçakla annelerini de kanlar içinde görünce polisi arayıp yardım istedi. İ.A., evden kaçarken gelen ambulansla Elbistan Devlet Hastanesi’ne götürülen S.A., ilk tedavisinin ardından Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Ameliyata alınan S.A.’nın burnu ve dudağı estetik operasyonla dikildi, kırılan kolları alçıya alındı.
'PİŞMANIM' DEDİ, SAVCI SERBEST BIRAKTI
Şikayet üzerine Elbistan’da yakalanan İ.A., ifadesinin alınması ardından Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildi. İfadesinde "Eşim sabahtan akşama kadar geziyor, çocuklarıma bakmıyordu. Bir anlık sinirle yaptım. Pişmanım" dediği belirtilen İ.A., Cumhuriyet Savcısı tarafından serbest bırakıldı.
Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından 23 Ekim’de taburcu edilen S.A. ise Elbistan’daki evine getirildi. Dudağı kesik olduğu için pipetle sıvı gıdalarla beslenen kadının konuşmakta zorlandığı gözlendi.
"YÜZÜNÜ KESER, SENİ TANINMAZ HALE GETİRİRİM"
Yaşadıkları şoku üzerlerinden atamayan çiftinin en büyük çocuğu 16 yaşındaki G.A., babasının 3 yıl önce annesine şiddet uygulamaya başladığını, sık sık ''Senin yüzünü keser tanınmaz hale getiririm'' diyerek tehdit ettiğini söyledi. G.A., olay günü babası ile annesinin arasında herhangi bir tartışma çıkmadığını belirterek şunları anlattı: "Babam, anneme şiddet uyguladığı için şikayetçi olmuştuk. 3 ay evden uzaklaştırma cezası verildi. Ancak kardeşlerim babamın eve dönmesini çok istedi, annem de onları kıramadı. Babam 14 Ekim’de eve geldi, bakışları donuktu, anneme bir şeyler yapmasından korkuyorduk. Bu yüzden anneme sık sık, 'Anne babamın bakışları iyi değil, sana bir şey söylerse konuşma, tartışma' diyordum. Olay günü okula gideceğimiz için erken yattık. Bir tartışma olmadı, sonra kardeşimin çığlıklarıyla uyandım. Annem kanlar içindeydi, babamın elinde bıçak vardı. Babam kaçtı, polis çağırdık. Annemi hastaneye götürdüm. Babam, annemin saçlarını derisiyle birlikte kesmiş. Dudağını yukarıdan çenesine doğru kesmiş. Burnunu kesmiş, sırtında kesikler var. İki kolu da kırık. Annemi sıvı gıdalarla beslemeye çalışıyoruz. Babamdan da şikâyetçiyiz."
Babasının annesine bilinçli olarak zarar verdiğini ileri süren G.A., "Babamın şu anda nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmiyoruz. Tekrar anneme zarar vermesinden korkuyoruz. Annemi bu hale getiren babam, hala elini kolunu sallayarak geziyor" diye konuştu.

Savcının bu kararı vermesindeki tek gerekçe, kadının hayati tehlikesinin olmaması. Savcı, adamın kadını öldürme kastı olmadığına kanaat getirmiş. Karısına böylesine şiddet uygulayan bir erkeğe, mahkeme tarafından cezası belirlenene kadar sadece uzaklaştırma kararı verilmesi şiddeti meşrulaştırmak ve şiddet uygulayana cesaret vermekten başka bir şey olamaz. Böyle bir durumda Savcı ya durumu etkin bir şekilde değerlendirememiş ve mevcut riskleri görememiştir ya da inisiyatif kullanamamıştır. Her halükarda Savcı kararı olduğu için yeni bir karar verilene kadar bu adam serbest ve bu kadın hala tehdit altında.


23 Ekim 2012

Vatandaş Temsilcisi



 

Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk, Özürlü Ve Sosyal Hizmet Danışma Hattı

22 Ekim 2012

Toplumkaç Mekan



Toplumcul mekanlar, insanları birbirine yaklaştırmak ve insanların birbirleri ile ilişki kurmalarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmaktadır. Yaşam alanlarında bulunan ve mekanı oluşturan sandalye, koltuk gibi öğeler birbirine dönük ve yakın olarak yerleştirilir, böylece mekanda bulunan insanlar birbirine yönlenmekte ve yaklaşmaktadır.

Toplumkaç mekanlar ise tam tersi insan ilişkilerini zorlaştıran, iletişim kurmayı neredeyse engelleyen yaşam alanlarını ifade etmektedir. Bu tarz mekanlarda öğelerin yerleşimi insanları doğal olarak birbirinden ayırır ve uzaklaştırır. Örneğin sandalyeleri sırt sırta duran iki kişinin bir ilişki kurması veya önceden var olan bir ilişkiyi sürdürmesi oldukça zordur.


16 Ekim 2012

Böyle Bitmesin



Böyle Bitmesin; bütün kozlarını aile üzerine oynayan, bütün derdini aile üzerinden anlatan bir tür dizisidir. Türkiye’de son 20 yılda hızla artan boşanmalar, bu boşanmaların ilginç içerikleri, toplumun bu artışa direnemeyişi, ülkenin doğusuyla batısı arasında bu artış noktasındaki farkın gittikçe kapanıyor olması  bir şey işaret ediyordu. Şüphesiz, boşanma denen şey, aile mefhumuyla ilgili en büyük kriz noktasıydı. Ve bir şeyi tanımlamanın en temel yollarından birisi onun karşıtıyla aynı çerçevenin içine alınmasıydı.

Böyle bitmesin’ de  üç ana karakter öyküyü üstlenmektedir. Nisa, Nazlı ve Yusuf… Bir polis arabulucusu olan Nisa, olağandışı çözüm yöntemleriyle, aileye ve bireye özgün bakışıyla, emniyet mensubu olmasının getirdiği tatlı hoyratlığıyla ekibin beyni olacak ve projenin bir evlilik danışmanlığı projesinden çok, yaşayan hareket eden, hayatın içinden hikayeler anlatan bir maceraya dönüşmesini sağlayacak. Ama öte taraftan Evlilik Danışmanı Nazlı ve Hukuk Danışmanı Yusuf üzerinden izleyiciyi projenin derinliğine ikna edecek bilimsel verileri paylaşmayı da amaçlıyoruz.

TRT1 kanalında yeni yayınlanmaya başlayan "Böyle Bitmesin" dizisi kendi internet sitesinde bu şekilde tanımlanıyor. Ancak dizinin dikkatli izlendiğinde şiddeti meşrulaştıran bir yapısı olduğu ve evlilik kurumunun sürmesi adına aşırı olumlu bir hava yarattığı dikkat çekiyor. Hatta birçok açıdan bu dizinin aile içi şiddet uygulayıcısı ve mağduru başta olmak üzere seyirciyi olumsuz etkileyebileceğini özellikle belirtmek isterim. Dizinin ilerleyen bölümlerinde mutlaka "bu konularda uzman" bir Psikolog'tan danışmanlık alınması gerektiğini düşünüyorum.

Evlilikte yaşanan sorunların tek çözümü elbette boşanma değildir. Fakat boşanmak da evlenmek gibi bir durumdur. İyi bir boşanma kişiler özellikle de çocuklar için kötü giden bir evlilikten çok daha sağlıklıdır.




12 Ekim 2012

Norveç'ten Bir Örnek


11 Ekim 2012 Perşembe günü Norveç Hükümeti'nden bir ekip, “Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu” ile görüşmek üzere Ankara'daydı. Zorla evlilikler ile mücadele etmek amacıyla kurulmuş olan bu ekip Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgili de bilgi verdi.

Ekip sözcüsü, Norveç'te yaşayan birçok azınlığın göçle birlikte zorla evlilik ve bunun bir parçası olan çocuk evliliği gibi birçok yıkıcı geleneği de yanlarında getirdiklerini, Norveç Hükümeti olarak bu uygulamalarla mücadele ettiklerini anlattı.

Ekip sözcüsü bu mücadelenin sadece Norveç'te yapılmasının tek başına etkin sonuç vermediğini, benzer çalışmaların göçle gelen bireylerin anavatanlarında da gerçekleştirilmesini destekleyerek daha olumlu sonuçlar beklediklerini dile getirdi. Bu azınlıklara dahil olan Türkler'in yaklaşık olarak yüzde 90'ının Konya ilinden göç eden bireyler olduğunu belirten ekip sözcüsü, bu amaçla Konya'da bulunan bir STK ile işbirliği içerisinde olduklarını anlattı.



Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu

“Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu” 11 Ekim'de kuruluşunu açıkladı
 
Küçük Yaşta Evlilik Büyük Geliyor

Biz Türkiye’nin çeşitli illerinde faaliyet gösteren, erken ve zorla evliliklerin ortadan kaldırılmasını talep eden 50 kurum/kuruluş ve sivil toplum örgütü bir araya geldik ve bu konuda daha etkin önlemler alınması için mücadele etmek amacıyla “Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu”nu oluşturduk.

11 Ekim, Birleşmiş Milletler’in kararıyla “Kız Çocuklar Günü” ilan edildi ve ilk 11 Ekim’in teması da ‘çocuk evlilikleri’ olarak belirlendi.

Her yıl binlerce kız çocuk, henüz büyümeye fırsat bulamadan evlendiriliyor. Araştırmalar, eğer önlem alınmazsa, dünya genelinde, 2020 yılına kadar 150 milyon kız çocuğun ‘gelin’ olacağını gösteriyor. Türkiye’de ise her üç kadından biri çocuk yaşta evlendiriliyor. Küçük yaşta evlenmek kız çocuklar için geri dönülmesi mümkün olmayan bir süreci başlatıyor. Eğitim yaşamları sona eriyor, sağlık sorunları baş gösteriyor, şiddete maruz kalma riski artıyor, haklarını talep etme ve kullanma becerileri azalıyor, ömür boyu yoksulluğa mahkum kılınıyorlar.

18 YAŞ ALTINDAKİ HER BİREY ÇOCUKTUR!

Çocukların evlendirilmesi;
• Bir insan hakları ihlalidir,
• Cinsiyet temelli şiddetin bir türüdür,
• Ticari cinsel sömürüdür,
• Duygusal ihmal ve istismardır,
• Köleliğin günümüzdeki biçimidir.

ÇOCUKLARIN EVLENDİRİLMESİ SUÇTUR! BU SUÇA ORTAK OLMAYIN!

Çocukların çocukluklarını yaşamalarına, potansiyellerini hayata geçirmelerine, hayal kurmalarına, kendilerini ifade etmelerine engel olmayın!

Çocuk evlilikleri ağır hak ihlalidir ve kabul edilebilir değildir; ortadan kaldırılmalıdır!
 
Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu

1. Kahta Kadın ve Çocuk Hakları Derneği - ADIYAMAN
2. Altı Nokta Körler Derneği- ANKARA
3. Amargi Kadın Kooperatifi – İSTANBUL
4. Ankara Barosu Gelincik Merkezi - ANKARA
5. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Koruma Birimi - ANKARA
6. Başkent Kadın Platformu Derneği – ANKARA
7. Başkent Üniversitesi Kadın Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması AUM – ANKARA
8. Başkent Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü-ANKARA
9. Başak Kültür ve Sanat Vakfı - İSTANBUL
10. Cinsiyet Eşitliği Izleme Derneği / Kadın Sığınağı Kolektifi - ANKARA
11. Çocuk Vakfı - İSTANBUL
12. Çoluk Çocuk Dergisi - ANKARA
13. Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü İle Mücadele Ağı - ANKARA
14. Risk Altındaki Çocuk, Genç ve Ailelerini Koruma Destekleme Gönüllüleri Derneği - İZMİR
15. Çukurova Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi - ADANA
16. Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği - ANKARA
17. Eğitim-Sen - ANKARA
18. Fişek Enstitüsü - ANKARA
19. Genç Hayat Vakfı - İSTANBUL
20. Göç Vakfı - DİYARBAKIR
21. Güven Eğitim ve Sağlık Vakfı - ANKARA
22. Gündem Çocuk Derneği - ANKARA
23. Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma Merkezi - ANKARA
24. İstanbul Genç Adım Derneği - İSTANBUL
25. İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi - İSTANBUL
26. Kadınlarla Dayanışma Vakfı - İSTANBUL
27. Kadın Adayları Destekleme Derneği KA.DER Genel Merkezi - İSTANBUL
28. KAOS GL - ANKARA
29. Kozadan İpeğe Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Kooperatifi - ANKARA
30. Mersin Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi - MERSİN
31. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı- İSTANBUL
32. Mor Salkım Kadın Derneği - BURSA
33. Muş Kadın Derneği – MUŞ
34. ODTÜ Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı - ANKARA
35. Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği - ANKARA
36. Pembe Hayat LGBT Derneği - ANKARA
37. Roman Gençlik Derneği - ANKARA
38. Süleyman Demirel Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve uygulama Merkezi- ISPARTA
39. Tatvan Kadınlar Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği - BİTLİS
40. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı - İSTANBUL
41. Türkiye Gençlik Federasyonu-ANKARA
42. Türkiye Gençlik Birliği Derneği-ANKARA
43. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu - ANKARA
44. Türk Psikologlar Derneği-İSTANBUL
45. Türk Tabipleri Birliği-ANKARA
46. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Ankara Şubesi - ANKARA
47. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği – ANKARA
48. Uluslararası Çocuk Merkezi ICC – ANKARA
49. UNICEF
50. UNIC
51. Van Kadın Derneği - VAN
52. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Uygulama Merkezi - VAN



7 Ekim 2012

Avcılar'da Ne Oluyor?



İstanbul Avcılar'da bir sitenin sakinleri ve çevre binalarda oturanlar bir süredir akşam saatlerinde site önünde toplanarak aynı sitede yaşayan travestilere ve fuhuşa karşı eylem yapıyorlar. “Buradan herkese sesleniyoruz, travestileri artık hayatımızda istemiyoruz. Ya bunlara bir şekilde bir yer bulsunlar, ya da hayatımızdan çıksınlar. Biz ailemizi onların etrafında dolaşan sapıklardan korumak zorunda değiliz.” ifadesini kullanan eylemciler, transseksüeller oturdukları siteden ayrılana kadar her gün saat 22.00’da toplanarak yaşanan fuhuş olaylarını protesto edeceklerini belirtiyorlar. (Yazılı basından derlemedir)

İlk bakışta muhtemelen birçok kimsenin haklı olarak değerlendirebileceği bu eylemde dikkat edilmesi gereken noktalar var. Eylem site önünde yapıldığı için binada yaşayan transseksüel bireyler hedef olarak gösteriliyor. Eyleme o saatte yataklarında uyuyor olması gereken küçük yaşta çocuklar getiriliyor. Çözüm olarak semti terk etmeleri önerilerek transseksüel bireylerin orada yaşama hakkı engelleniyor. Ayrıca eylemin 4. gününde çekilen görüntülerde her ne kadar "hukuksal haklarımızı kullanacağız, kimsenin burnu kanamadan iş çözümlensin" gibi ifadeler geçse de yapılan konuşmaların çoğu önyargı ve transfobi içeren çarpıcı ve tehlikeli cümleler içeriyor.





6 Ekim 2012

Şizofren Genç 3 Polisi Şehit Etti!



"Şizofren Genç 3 Polisi Şehit Etti!" başlığı ile haberlerde yer alan ve bazı habercilerin kişiyi "cani" olarak tanımladığı olayda, şizofreni raporu olan bir kişi Antalya’da 3 polis memuruna silahlı saldırıda bulunarak ölümlerine sebebiyet verdi ve kendisi de bu olayın sonucunda yaşamını yitirdi. Olayın ayrıntılarını tam olarak bilmek mümkün değil ancak bu haberden yola çıkarak şizofreni hastalığı ile ilgili birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.

Şizofreni hastalarının tehlikeli ve saldırgan olduğuna inanılmaktadır ancak sanılanın aksine hastalığın belirtilerinin yoğunlaştığı alevlenme, kriz dönemlerinde zaman zaman saldırgan davranışlar ortaya çıksa da şizofreni hastalarında saldırganlık sık görülen bir belirti değildir. Şizofreni hastalarında suç işleme ve saldırganlık oranları toplumda rastlanan oranlardan yüksek değildir.

Kriz döneminde şizofreni hastası kişiye yönelik bağırma, azarlama, hareketlerini kontrol etmeye çalışma, zorlama gibi yaklaşımlar saldırgan davranışın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu gibi durumlarda soğukkanlı kalmak, basit ve güvenilir ifadeler kullanarak konuşmaya çalışmak saldırgan davranış riskini azaltmaktadır. İletişimde ve davranışlarda hastada şüphe yaratılmaması çok önemlidir. İletişim dikkatle sürdürülmeli ve hastaya iyi niyetli olunduğu sık sık tekrar edilmelidir. Ayrıca uzun süreli göz kontağından kaçınılmalı, ses tonuna dikkat edilmeli, aradaki mesafeye dikkat edilmelidir. Kişinin rahatsız olacağı hissediliyorsa ona dokunmaktan kaçınılmalıdır. En önemlisi de saldırganlığa saldırganlıkla cevap verilmemelidir.