29 Ağustos 2012

Stockholm Sendromu


Mağdurun kendisini rehin alan, kaçıran, zapt eden kişiye karşı sevgi bağı ve sempati duyması, yaptığı eylemi bir şekilde haklı görmesi Stockholm Sendromu olarak adlandırılmaktadır. Şiddete maruz kalan, tecavüze uğrayan, fuhuşa zorlanan, kaçırılan, toplama kamplarında tutulan kişilerde, savaş esirlerinde, tarikat üyelerinde ve aile içi şiddet mağdurlarında görülebilmektedir. Adını 1973 yılında İsveç’in Stockholm şehrinde yaşanan bir banka soygunundan almıştır. Yaşanan banka soygununda soyguncular 6 gün boyunca rehin tuttuğu banka personeline iyi davranmış, rehineler soyguncuları polis baskını konusunda uyarmış, mahkemede soyguncular aleyhine ifade vermeyi reddetmişlerdir.

Bu sendromun temel nedeni, bir anlamda hayatta kalma içgüdüsüdür. Mağdur yaşadıkları karşısında dış dünyadan soyutlanır, ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için uygulayıcıya bağımlı olduğunu hisseder. Az da olsa bir takım ihtiyaçlarını karşılayan uygulayıcıya karşı minnettarlık hisseder ve yaptıklarına hak vermeye başlar. Zamanla uygulayıcının şiddet eğilimini ve içinde bulunduğu tehlikeyi göz ardı eder. Yaşadığı tek olumlu ilişkinin uygulayıcı ile yaşadığı ilişki olduğunu düşünür, bu ilişkiyi kaybetmek istemez.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder