Tahakküm kelimesi sözlük anlamıyla baskı, zorbalık ve hükmetme anlamında kullanılmaktadır. Aile içi şiddet vakalarında mağdurun sıklıkla tahakküm stratejilerine maruz kaldığı görülmektedir. Saldırgan bilerek veya bilmeyerek, belli yollarla mağduru baskı altında tutmaya çalışır. Nedir bu yollar;
“Çocuğunu bir daha göremezsin” cümlesi sıklıkla karşılaştığımız bir tehdittir. Özellikle erkek saldırganlar (yani kocalar) eşlerini çocuklarını alamayacakları yalanıyla polise başvurmalarını, evden ayrılmalarını veya boşanma davası açmalarını engellemeye çalışırlar. Kadının maddi durumu yeterli değilse veya boşanma davasını kadın açıyorsa çocuk kadına verilmez gibi yanlış bir bilgi yaygındır. Doğru bilgiye ulaşma kaynağı sınırlıysa veya sınırlandırılıyorsa kadın bu yanlış bilgilerden yola çıkarak hareket etmektedir. Oysaki yasalara göre asıl olan çocuğun menfaatinin korunacağı, ihtiyaçlarının karşılanacağı, fiziksel ve duygusal gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabileceği bir ortamda yetişmesidir. Genel olarak yaşı itibariyle annenin bakım ve ilgisine muhtaç olan çocukların velayeti anneye bırakılır. Özellikle annenin, babanın kendisine veya çocuklara karşı şiddetini darp raporuyla belgelemesi velayetin babaya verilmesini büyük ölçüde engeller. Ayrıca kadın ile erkek arasında resmi nikah yoksa velayet anneye aittir.
“Boşanma davası açarsan beni aldattığını söylerim, başka erkekle yatıyor derim” cümlesi de erkeklerin eşlerine karşı sık uyguladığı bir tehdittir. Oysaki yasalara göre bu tür bir karalama, hakaret ve iftira suçunu oluşturmaktadır. İnsanlar davalarda bu tür karalamalarda bulunabilirse de ispatlanmadığı sürece aleyhe bir durum oluşturmaz.
Sık karşılaşılan tahakküm stratejilerinden biri de kişiyi başkalarına zarar vermekle tehdit etmektir. Eşinin çocuğuna, ailesine, sevdiklerine zarar vermesinden korkan kadın şiddete boyun eğer. Bazı kadınlar sadece akrabalarının başının belaya girmesinden korktukları için yaşadıkları şiddeti onlara anlatmazlar. “Ağabeylerim bir duyarsa ona zarar verir, hapse girmelerini istemiyorum” sık karşılaşılan bir cümledir. Benzer bir şekilde eş kadını kendine zarar vermekle de tehdit edebilir. “Beni bırakırsan kendimi keserim, öldürürüm” gibi tehditlerle kadının gitmesi veya birilerinden yardım istemesi engellenmeye çalışılır.
Aile içi şiddet yaşanan evlerde sıklıkla kadının kendi ailesinden uzaklaştırıldığı görülmektedir. Şiddet gösteren kişi bunu eşine direk söyleyebilir, ailesiyle görüşmesini yasaklayabilir. Ayrıca ailesiyle küsüp veya tartışıp arayı açabilir, şiddete uğrayan eş kötü bir durum yaşanmaması için ailesiyle bağlarını kopartmak zorunda kalabilir. Veya şiddet gösteren kişi eşine ailesiyle yaptığı her telefon görüşmesinden sonra başka bir bahane sunarak şiddet uygulayabilir, şiddete uğrayan eş farkında olmadan zarar görmemek adına ailesini aramamaya başlayabilir.
Telefona kilit takmak veya bilgisayara şifre koymak gibi haberleşme yollarını kısıtlamak, eve hiç para bırakmamak veya çok az miktarda para bırakmak, ev işlerini takip etmek, yapılan işleri beğenmemek, yapabileceğinden fazla ev işi yapmasını istemek, yapamadığında cezalandırmak, çalıştırmamak, işe göndermemek, çalıştığı paraya el koymak, değer verdiği eşyalara zarar vermek, evin içinde görmezden gelmek, küsmek, konuşmamak, belirsiz bir süre eve gelmemek… Bunlar aile içi şiddet söz konusu olduğunda uygulanan tahakküm stratejilerinden sadece bir kısmı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder